“`html
3 Haziran 2025… ABD Başkanı, “Tarihimizde daha önce hiçbir zaman
stoklarımıza sahibiz. Umarım bu silahlar hiç kullanılmaz” şeklinde ifade etti…
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı, “Bu durum yalnızca Rusya ve Ukrayna meselesi değil. Diğer ülkeler de bu duruma dahil olmuş durumda. Bu, daha geniş bir
dönüşme riski taşıyor” dedi… (03/06)
Bloomberg tarafından bildirildi ki, kapalı kapılar ardında NATO, Avrupa ülkelerinden, Rus tehdidine karşı
kara tabanlı hava savunma
sistemlerini
artırmalarını talep etti” şeklinde duyuruldu… (03/06)
Almanya Genelkurmay Başkanı Carsten Breuer, “Rusya,
NATO topraklarına saldırmak için kuvvetlerini yeniden yapılandıracak. Rusya, 2029 itibarıyla NATO stratejik alanlarına büyük çapta bir saldırı düzenleme yeteneğine ulaşacak” dedi… (27/05)
“İngiltere savaş hazırlıkları içerisine girmiş durumda: Stratejik savunma planı gün yüzüne çıkarıldı…”
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, ülkenin
‘savaş kabiliyeti yüksek bir ulus’
olacağını duyurdu.
12 yeni nükleer denizaltı, uzun menzilli füzeler ve milyarlarca sterlinlik savunma yatırımı
gündemde… (Cumhuriyet, 02/06.)
Starmer, “Ülkemiz
savaşma hazırlığına ulaşacak” dedi.
İngiltere,
zırhlı güçlerle donanmış, savaşa tam anlamıyla hazır bir ülke olacak.
15 milyar sterlin nükleer başlık programına ayrılacak ve 7 bin adet uzun menzilli füze üretilecek. Ayrıca 6 yeni mühimmat fabrikası kurulacak” şeklinde açıkladı…
“İngiltere ve Avrupa Birliği arasında yeni bir savunma anlaşması… İngiltere Başbakanı Starmer, Avrupa Komisyonu Başkanı Leyen ve AB Konseyi Başkanı Costa, Londra’daki zirvede, 150 milyar euro değerindeki savunma kredilerine erişim için anlaşmaya vardı” şeklinde belirtilmiş… (İHA, 05/19.)
“Almanya, Litvanya’ya 5 bin asker gönderiyor. Berlin, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana bir ilke olarak
yurt dışında asker konuşlandırmaya başladı” dedi… (Hürriyet, 24/05.)
“…savaş ekonomisini uygulamaya koyan Rusya, savunma sanayisinde yüksek hacimli üretim gerçekleştirmeye başladı. Örneğin, Rusya artık NATO üyesi ülkelerin toplamından dört kat fazla 152 mm top mermisi üretebilecek kapasitede… Rusya’nın savaş ekonomisine geçiş yaparak istihdam ettiği insan sayısı da dikkate değer. 2020 yılında %6.4 olan işsizlik oranı, 30 Nisan 2025 itibarıyla %2.3’e düştü…” (G. Sonumut, 01/06, Milliyet.)
“24-25 Haziran tarihlerinde Lahey’de gerçekleştirilecek NATO liderler zirvesi öncesinde bir araya gelen NATO Savunma Bakanları, Soğuk Savaş’tan bu yana
İttifak’ın en geniş kapsamlı silahlanma programına
onay verdi” belirtildi… (06/06, Hürriyet.)
Bu gelişmelere bakıldığında, Trump’ın geçtiğimiz Perşembe Alman Şansölyesi Merz ile yaptığı görüşmede,
“Rusya ve Ukrayna arasındaki çatışmanın bir süre daha sürmesine izin verilebilir”
şeklindeki ifadeleri, “büyük bir savaşın” kapıda olduğu izlenimini yaratıyor…
Bu tamamen mümkündür. Çehov’un deyimiyle, “duvarda bir silah asılıysa, bir yerlerde patlamalıdır.” Ama asıl hedef bu değil. Ukrayna savaşının devam etmesi ve bunun Avrupa’ya, oradan da dünya geneline yayılması çok farklı sonuçlar doğurabilir. Avrupa ve İngiltere, durumun sürmesini istiyorlar. İdealleri, savaşın 2030’a kadar devam etmesidir. Ancak üç yıl da bu durumu idare edebilirler…
Eğer bu senaryolar gerçeğe dönüşürse, Avrupa’nın ekonomik yenilenmesi ve en azından ‘canlanması’ adına gerekli olan güç sağlanmış olacak.
Kıta üzerindeki insanlar daha kolay yönlendirilebilecek.
İkinci olarak, Trump’ın ilk etkisi sona erdikten sonra, ara seçimler ve 2028 başkanlık seçimleri süresince karşılaşacakları zorluklar onu yavaşlatabilir ve hatalar yapmasına neden olabilir. Zaten son dönemi…
Elon Musk krizinin patlak vermesinin ardındaki sebepleri de iyi anlamak gerekiyor. Gidişata bakarak “skandal” olarak değerlendirmek de mümkün…
Amerika’daki Avrupa’nın ve/veya
küresel sistemin sermaye sınıfları arasındaki politik rekabetin bir sonucu mu, yoksa, ara seçimleri ve 2028’i garantiye alma, en azından hazırlıklarına başlama operasyonu mu?
Musk’ın, “Trump azledilmeli ve Başkan Yardımcısı Vance getirilmelidir” çıkışının arkasında yatan gerçekler nelerdir? Trump’ı ikinci kez Başkan yapan seçimler öncesinde
Vance ile yapılan anlaşma zaten bu yöndeydi.
Ancak kim azledilecek? Bu eylemi gerçekleştirebilecek güç, akla gelen ilk güç olan kendi kabinesi! Vance’in adı da bunun için geçiyor. Peki neden azledilecek? Cevabı da Musk’ın sözlerinde gizli;
Trump’ın yanıtı ise, “tasarruf etmek için en kolay yol, Elon Musk’ın devletle
sonlandırmaktır. Biden’ın bunu yapmamış olmasına her zaman şaşırdım” şeklinde oldu…
Musk’a bir yandan sağlam bir uyarı yaptığı ortada, fakat cümlenin devamını çöpe mi atalım;
gerçekten de kuruluyor mu? Musk’ın yayınladığı “parti videosu”, işbirliğinin devam ettiğinin bir göstergesi olarak okunabilir…
Bu krizi haftalarca tartışabiliriz. Ancak bizim için önemli olan yönü de mevcut…
Trump ABD’si ile Biden Avrupası
arasındaki çekişme, küçümsenmeyecek bir olaydır. Bu durum, bizi de etkiliyor. Amerika’nın Türkiye Büyükelçisi Barrack’ın yaptığı konuşmalar bu nedenle dikkat çekici; Sykes-Picot’a atıfta bulunarak, “size geçmişte tüm kötülükleri yapan, şu an karşınıza çıkan tüm Ortadoğu problemlerinin sebebi
İngiltere’dir” demek istiyor…
Barack, son röportajında daha ileri giderek, “
Türkleri en çok kızdıran Avrupa Birliği’dir. Sizi kabul etmediler” ifadesini bile kullandı.
Çok kutuplu sistemin eşiğinde “bunlar normal” demek zorundayız, fakat biz ABD-Çin-Rusya üçgeniyle sınırlı kalıyoruz. Oysa, Batı’da neler olup bittiği, Doğu’da nelerin yaşandığı önemli. Örneğin, İngiltere Kralı, “Kanada, Kanada olarak kalacak” derken hangi kutbu kastediyor? Şam’ın yönetimi değişirken, ABD ve İngiltere aynı çizgide miydi?!
Türkiye, sadece çok kutuplu sistemden hangisini seçeceği konusunda çalışmıyor. Aynı zamanda bu kutupların içinde kimlerle yan yana geleceğini de karar vermeye çalışıyor. Şu anda mevcut durumu nedeniyle, “kutup-mutup bakmıyorum, işime bakıyorum” söylemiyle ilerliyor…